ARZU İLE KAMBER'İN AŞKI

ARZU İLE KAMBER'İN AŞKI

Gülçin Tüzel Dokur | 08/11/2017

Birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki gencin aşklarını anlatan ve 17. yüzyılda ortaya çıktığı sanılan Türk halk öyküsü. Konusu söyledir: Bir kervan, yolda eşkiya baskınına uğrar. Baskından yalnız küçük bir erkek çocuğu sağ olarak kurtulur. Bir aile tarafından evlatlık olarak alınan çocuğa Kamber adı verilir. Bir süre sonra bu ailenin bir kız çocuğu olur, adını Arzu koyarlar. İki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler. Bir süre sonra aralarında ilgi ve yakınlık başlar. Kardeş olmadıklarını öğrenince de evlenmek isterler.

Arzu'nun annesi bu evliliğe karşı çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir. Ama adam kısa bir süre sonra ölür. 

Arzu ile Kamber yeniden evlenmek için yeniden uğraşırlarsa da, anne engel olur. Aşıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar.

Kavuşmanın heyecanıyla ikisi de bayılır. Sürekli olarak kızını izleyen kötü yürekli anne onları gene ayırmak ister, ama gençlerin çevresi su ile kaplandığından yanlarına ulaşamaz. Az sonra iki sevgilinin göğüslerinden birer güvercin çıkarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler...



Türk halk edebiyatında iki aşığın maceralarını anlatan türkülü bir hikayedir. Konusu şöyledir:

Kamber, Horasanlı bir bezirganın oğludur. Kendisi küçükken babası ile anasını haramiler hac yolunda öldürmüşlerdir. Kamber’i babasının adamlarından biri kurtarmış, Arzu’nun babası evlat edinmiştir.

Arzu ile Kamber bir arada büyürler. Arzu’nun babası öldükten sonra, iki gencin birbirine karşı duyguları yavaş yavaş ihtiraslı bir aşk halini alır. Arzu’nun anası onların bu aşkını hoş görmez. Kamber’den kurtulmak için onu bir defasında zehirlemeye kalkarsa da Kamber, sevgilisinin uyarması üzerine, ölümden kurtulur.

Kamber bundan sonra artık evde duramaz, dağlara düşer.

Arzu’yu anası bir başkasına verir. Vilayet Beyi Kamber’in haline acıyarak, düğünü durdurmaya, iki aşığı birbirine kavuşturmaya çalışırsa da, bu sefer Kamber, nikahı bozmak, başkalarının bedbahtlığına yol açmak istemediği için, onu bundan vazgeçirir, alınyazısına katlanır, yeniden dağlara düşer.

Öte yandan, Arzu kocasına yar olmaz, onu mesut edemez. Çok geçmeden, adam ölür. Arz memleketine döner, iki aşık birbirlerine kavuşur.

Ne yazık ki buluşmaları ile ecel şerbetini içmeleri bir olur. İkisinin ölüsünü su kaplar. Bir ada
meydana gelir. Arzu’nun anası iki vücudu birbirinden ayırmak ister, ayıramaz. O da Tanrı’dan ölüm ister, kızı ile Kamber’in ölülerinin yanına düşer, Ölür. Arzu ile Kamber’in mezarlarından birer güvercin uçar. Bu, onların şehit olduklarının işaretidir.

«Arzu ile Kamber» aşık hikayecilerinin anlatma geleneğinde yer tutmakla beraber hemen bütün Anadolu’da, bilhassa 1 kadınlar arasında, masallar gibi anlatılır, ya da kitaptan’okunur, dinlenir. Halk arasında anlatılan türlü şekilleri vardır. Hikayenin türleri, öbür halk hikayelerinde olduğu gibi, mani şeklindedir. «Arzu ile Kamber» başka birçok halk hikayeleri gibi Karagöz edebiyatına da girmiştir. Karagöz, Arzu’nun babasının uşağı rolündedir.

ARZU İLE KAMBER’DEN BİR PARÇA

Geçen günler Arzu’yu da, Kamber’i de o zamana kadar alışık olmadıkları hislerle dolduruyordu. Bütün istedikleri beraber, daima beraber olmaktan ibaretti. O gün nasıl olduysa bahçede yalnız kaldılar. Birbirlerini görmeleri bile imkansız gibiyken böyle yan yana oturmak, onlar için saadetlerin en büyüğüydü. İkisi de tarifi imkansız hislerle doluydular. Ne söyleyeceklerini, ne konuşacaklarını bilemiyorlardı. Bir zaman öylece oturdular, sonra aldı Kamber bakalım ne dedi:

Eğdirme kaşını, bakmam yüzüne,
Ben gibi ateşler düşsün özüne,
Yemesem, içmesem, baksam yüzüne,
Şekerden, kaymaktan, baldan ziyade.

Arzu sevgilisinin sözlerini içi titreyerek dinlemişti, o bitirince kendisi aldı, bakalım ne dedi

Aşık candan bıkar, yarinden bıkmaz
Ölse de âşığın sırları çıkmaz
Benim gönlüm olur olmaza akmaz
Kaptırdım gönlümü ben Kamber’ime

(Bir halk kitabından)