BEN BİR MİNİK KUŞ OLSAM
Gülçin Tüzel Dokur | 10/09/2017
Kafese kapatılmış minik kuş maviş… Evde çok
sevilen ama hareketleri kısıtlanan, etrafı merakla gözlemleyen, her söyleneni algılayan
maviş kafesinde kıpır kıpır, çırpınırken kaçmayı, yeni yerler görmeyi, dışarıda
devamlı öten diğer kuşlara kulak verip, coşup kanat çırpan maviş.
Bir gün sahibi yemlerini değiştirirken
kafesinin açık unutulmasını fırsat bilip uçuverir, bilmediği yerleri
keşfetmeye, yeni şeyler öğrenmeye gider.
Tüm aramalara rağmen bulunamayıp ev halkını üzer.
Aradan üç gün geçtikten sonra maviş eve döner,
coşkulu, sevinçli melodiler mırıldanır olmuştu, anlaşılan müzik dersleri almaya
gitmişti, arada çam ağacına tünemiş olan diğer kuşlarla koro oluşturuyordu. Bir
gün yine maviş fırsat kollayarak kafesinden uçar. Kim bilir kaç gün sonra dönecekti?
Acaba ne gibi değişiklikle gelecekti?
Bu
kez epey gecikti derken, bir de baktım ki maviş konuşarak geldi, kafesin içinde
şarkılar söyleyen, konuşan, maviş evin neşesi olmuştu.
Maviş
artık sahneye çıkmaya hazırdı. Bu gizli kaçıp gitmeler, kafesteki yaşam, onun
hep arzuladığı renkli hayat özlemine yaklaştırmıştı. Sahibi neyi yasakladı ise;
o direndi, hayallerine uçmayı, kafesten kurtulmayı istedi, çok mücadele etti
ama başardı. Şimdi kendi kafesinden özgürce uçabilen, Şarkı söyleyen, şiirler, hikayeler
yazabilen, dans eden, uzak mesafelere uçup seyahat edebilen dönüp dolaşıp
kafesine geri dönen ruhu özgürlüğe, dinginliğe, bir tutam sevgiye uçuşan
kalbine söz geçiremeyen ama yine de
kurallara uyan maviş…
Bu
kaçışlardan sonra Aşkın Gölgesinde Yaşamak ve Anılar Beldesi isimli i̇ki kitap
çıkartmayı başardı… Artık mavişin kendine olan güveni arttığı için okurlarından
aldığı cesaretle üçüncü kitabına heyecanla başladı.
Kafesin
kapısı artık hep açık. Uç uçabildiğin kadar gökyüzü seni bekliyor maviş…
Gülçin
Tüzel Dokur