BEN SENİ ELLERİN OLSUN

BEN SENİ ELLERİN OLSUN

Gülçin Tüzel Dokur | 30/05/2018

Gonca Gül, İstanbul’da yaşıyordu. Sıradan gazinolarda ve pavyonlarda solist olarak çalışmaktan ileri gitmemişti. Gönlünü bir delikanlıya kaptırmıştı. Onu delicesine sevmişti. Her şeyini sevdiği adama vermişti. Servetini, kadınlığını, aşkını, aklınıza ne gelirse her şeyini bu adama vermişti.


Sevdiği genç bir gün elinde avucunda ne varsa alıp kayıplara karıştı. Serkis Efendi’nin Nihavent şarkısında olduğu gibi kimseye şikâyet etmedi, Ağladı durdu haline, titredi suçlu gibi baktıkça istikbaline. En sonunda başka bir kadınla birlikte olduğunu duyunca ikinci bir yıkım olmuştu kendisi için.




Yıkılmıştı, bir pavyonda oturup dertlenirken, bir kağıdın üzerine Ben seni ellerin olsun diye mi sevdim yazar, altına sadece Gonca der.

O akşam sahneye çıkmayan bir sanatçının yerine onu tanıyanlardan biri apar topar sahneye çıkartır, masadan kalkarken elindeki kağıt yere düşer.Ondan sonra masaya ünlü bir bestekar gelir oturur ve yerdeki kağıdı görür.Sözlerden çok etkilenir ve derhal besteler.

Gururluydu Gonca Gül. Bir defa bile olsun sızlanmadı, adamı görmeye bile gitmedi. Ve İstanbul’u terk etti. Gidiş o gidiş. Bir daha İstanbul’da onu gören olmadı. Anadolu pavyonlarında uzun yıllar şarkı söyledi, en son Gaziantep pavyonlarında görüldü.

Çok uzun yıllardır ne gören var, ne de yerini bilen. Yıllar sonra dillerden düşmeyecek olan şarkının sözlerinden başka iz bırakmamıştı. Hayatını üç mısrada özetlemişti.



Makam: Kürdîlihicazkâr

Bestekar: Baki Duyarlar

Güftekar: Gonca Gül

Usül: Düyek