ÇAM DEVİRMEK

ÇAM DEVİRMEK

Gülçin Tüzel Dokur | 28/02/2018

Çam devirmek ile pot kırmak hemen hemen aynı anlama gelen iki deyimimizdir.Kaş yaparken göz çıkarmak da bunlara yakın bir anlamdadır.

Şimdi İstanbul'un merkezi yerleri sayılan pek çok mekanda eskiden eşraf ve pek kibar takımının sayfiye köşkleri bulunur, Her köşk birkaç dönümlük arazi içerisinde bağlar, bahçeleriyle tanınırmış.Zariflerden birinin, Erenköy taraflarında böyle geniş bir köşkü varmış.Bahçesindeki her çeşit ağaç yanında, özellikle Çam fidanlarıyla dikkati çeker ve parmakla gösterilirmiş.

Köşk sahibi bahçenin bir köşesine ilave bina yaptırmaya karar verince, gereken keresteyi sonbaharda tomruk halinde getirip duvar dibine istifletmiş.O vakitlerin binaları ahşaptan yapılır ve çam, gürgen, meşe, ceviz vs.ağacın hemen her çeşidi kullanılırmış.

Sayfiye mevsimi  bitince köşk halkı Beyazıt'taki konaklarına taşınmışlar.Efendi giderken köşkü bekleyecek uşağa şöyle tembihte bulunmuş:

- Önümüzdeki mevsim hizmetliler için buraya bir ilave bina yapacağız.Biz yokken bir hızarcı bulup bahçedeki ağaçların arasındaki çamları biçtir, tahta ve kalas yaparak  sundurmanın altına istifle.

Saf uşak, denileni yapmakta gecikmemiş.Ne var ki istiflenmiş çam tomruklarını biçtireceğine, bahçenin güzellik sembolü çam ağaçlarının kestirmiş.İri  çamlar diğer ağaçların üzerine devrilirken de, hızarcıya ''Bizim efendinin cimriliği tuttu çamları tahta edince yazın gölgeyi nerede bulacak'' diye dert yanarmış.

Haberi efendiye yetiştirenler,

-Uşak çamları deviriyor, bahçe elden gidiyor demişler.

Bizim ''çam devirmek'' deyimi de buradan dilimize yadigâr kalmış.

ALINTI