DOĞUMGÜNÜM

DOĞUMGÜNÜM

Gülçin Tüzel Dokur | 11/02/2018

Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan fırıncı:

“Biraz bekleyeceksin ağabeyciğim. İki üç dakikaya kadar çıkarıyorum,” dedi.



Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu.

Selam verdikten sonra, fırıncının tezgâhına yaklaşarak:

“Ekmeklerimi alayım! Benim ikizler acıkmıştır,” dedi.

Fırıncı, adamın kendisine uzattığı torbayı alarak tezgâhın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden 4-5 tane çıkardı.



Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgâhın yanma iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu. Fırıncıya sordum:

“Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak dedin ya!”

“Bayat ekmekleri kendisi istiyor. Çok fakir bir adam. Ona bayat ekmekleri yarı fiyatına veriyorum.”

“Kim bu adam?”

“Kendisi Kore gazilerinden. Oğluyla gelini bir trafik kazasında vefat edince, ikiz torunlarını yanına almıştı. Yıllardır onlara bakıyor, hem de çok az bir maaşı var.”

Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum. Fırıncıya yavaşça dedim ki:

“Aradaki farkı ben vereyim. Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler.”

Fırıncı, teklifimi kabul etti. Biraz sonra da fırından yeni çıkan taze ekmekleri adamın torbasına doldururken, şekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgâhın altına koyarken ihtiyara takıldı:

“Bugün çok şanslısın amca. Çocuklar için sana pasta gibi ekmek vereceğim.”

Yaşlı adam, bir evlat sevgisiyle kucakladığı torbayı göğsüne bastırarak kapıdan çıkarken bana döndü ve dedi ki:

“Allah, senden razı olsun evladım. Bugün onların doğum günüydü…”

 Alıntı

Ender Haluk Derince – Papatya Kokulu Hikayeler


Doğum günleri kişilerin bilinmezliklerle dolu hayata göz açtığı, uzun, kah mutlu, kah acı dolu bir yaşam kavgasında heyecanla bekledikleri gündür.Ben şahsım adına öyleyim doğrusu.Bugün benim doğum günüm, ben 80 yaşıma da gelsem aynı coşkuyla kutlayacağım günlerden biridir.

Kutlamaları beklersiniz, kimler sizi arayacak ya da aramayacak merak edersiniz.Acaba bana ne hediye aldılar diye de merak edersiniz.Ömrünüzden bir yıl daha kayıp gitmiş ne fark eder ki; pastanız, kutlama tebrikleri, balonlar, çiçekler geldikçe geçip giden yılları düşünen mi var o gün.

Ama bir ertesi gün ne çabuk geçti bu yıllar diye hayıflanma başlar için için.

Arayan arkadaşlarınızla geçmişte kutladığınız yılları anar ,gülersiniz.



Kimileri doğduğu günü gözünü açtığı gün olarak, kimileri aşık olduğu günü doğum günü ilan eder.Her ikisi de hayatta olması gereken özel günler.

Kimileri de hayattan bıkmış, eleğimi eledim duvara astım diye kutlamaz bile.

Hayatta kutlanması gereken bir gündür doğum günü.Öldüğünüz zaman da ölüm yıldönümü yapacaklar nasılsa, bir de güzel helva kavurup yiyeyecekler.O halde hayattayken neden pastanın mumlarını üfleyip tadını çıkarmayalım ki…

Sağlıklı yaş almanın, huzurun ve sevginin peşinden gidelim arkadaşlar.Mutlu olmak için kendimize fırsat tanıyalım, kendimiz için de yaşayalım.Başkaları için yaptıklarınıza gün geliyor yaranamıyorsunuz.Kimseleri mutlu edemiyorsunuz.

İyisi mi kendiniz için yaşayın ve mutlu olun.

Hayatı ertelemeyin, ben bunu çok geç farkettim.Artık hayatı ertelemiyor, hızlı düşünüyor ve hızlı yaşıyorum.Çünkü daha kaç yıl yeni yaşlarıma merhaba diyebileceğimi bilmiyorum…





Buradan bugünümü kutlayan dostlarıma çok teşekkür ediyorum, bu özel günümü unutmadıkları için.

Her gününüz, doğum günü kutlamaları kadar eğlenceli ve mutlu geçsin…

GÜLÇİN DOKUR