ELİ KULAĞINDA

ELİ KULAĞINDA

Gülçin Tüzel Dokur | 21/02/2018

Gerçekleşmesi pek yakın olan işler hakkında “(Henüz olmadı ama) eli kulağında!” deriz. Bu deyimin kaynağı Asr-ı Saadet’e, Bilal-i Habeşî’ye kadar uzanır. İslâmiyet yayılmaya başlayıp da Müslümanların sayısı artınca, namaz için onları bir araya toplamak üzere ezan okunmasını kararlaştırılmış ve sesi güzel olduğu için de Habeşistanlı eski köle Hz. Bilâl, bu vazifeye seçilmişti.

Ne var ki Medine’deki müşrikler ve diğer dinlere mensup olanlardan bazı tahammülsüz insanlar, ezan okunurken sesi duyulmasın diye gürültü yapmaya, çocukları toplayıp Bilâl-i Habeşî ile alay ettirmeye başlamışlardı. Bunun üzerine Hz. Bilâl, ellerini kulaklarına tıkayarak ezan okumaya başladı. Bilâhare müezzinler, ellerini kulaklarına tıkamayı bir tür Bilâl-i Habeşî sünneti gibi gördüler ve ezanı öyle okudular.

Eskiden birisi yanındakine,

-Ezan okundu mu, dediğinde, eğer vakit çok yakın ise,

-Okunmadı ama (müezzinin) eli kulağında; dermiş.

 

Eli kulağında ezan okunur,

Bilal gibi müezzinlerimiz

Saf saf olur, namaza durur,

Nura gark olur gönüllerimiz.