ESKİ KULAĞI KESİKLERDEN

ESKİ KULAĞI KESİKLERDEN

Gülçin Tüzel Dokur | 25/11/2017

Sohbet, bir berberde başladı. Biri, “Eski kulağı kesiklerden kim kaldı?” derken, diğeri alındı. Söyleyen, iyi anlamda söylediğini iddia ederken, söylenen tersini iddia etti. Önce hararetli başlayan tartışma bir süre sonra sükunetle kökene doğru keyifli yolculuğa dönüştü. Sohbetin sonunda az çok bir şeyler ortaya çıktı ama hâlâ iyi bir şey mi, kötü bir şey mi olduğu konusunda görüş birliğine varılamadı.

Türk Dil Kurumu’ndaki karşılığına baktığımızda “görmüş geçirmiş veya çok deneyimli olmak” karşılıkları verilmiş. Sadece “kulağı kesik” olarak aratıldığında “uyanık” anlamı da ekleniyor. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğünde ise “karışık işlere girip çıkmış olan ve işini bilen” karşılıkları verilmiş.

Eski kabadayılar için kullanılan bir deyim aslında. Kökeni ise çoban köpeklerinin kulaklarının kesilmesi; kurtla kapışacak köpekler yaralanmasın, kavgada kurda göre daha avantajlı olsun diye kulakları kesilirdi. Yaşlı bir köpeğin vaktiyle babayiğit olduğu kulaklarından anlaşılırmış. Eskiden savaşta kullanılan miğferlerin bazılarında kulaklar kılıçla yaralanmasın diye kulak siperleri bulunurmuş. Bu bağlamda bakıldığında eski kulak yaraları cesur, gözü pek, korkusuz anlamlarında olumlu nitelemelere sahip.

Eski toprak” ile eşdeğer anlamda kullanıldığında da tecrübeli ve birikimli kişi çağrışımı yapmaktadır. Tecrübe kolay kazanılmamaktadır. Başına gelen bir olay, gördüğü ya da duyduğu bir durumdan ders çıkarılması ve bir daha tekrar etmemesi anlamında “kulağına küpe olsun” deyimi bulunmaktadır. Bektaşi dergâhına kabul edilen birinin kulağına da küpe takılırmış. Dünya nimetlerinden elini eteğini çektiğinin, kendisini Allah’a adadığının ve dürüstlükten ayrılmayacağının nişanesi olan bu küpe,  kurallara uymadığında kulağından çekilerek çıkarılırmış. Yırtılmış kulak, verdiği sözle çeliştiğinin göstergesi, bir utanç vesilesi ve aynı zamanda da nefis terbiyesi için bir yöntem olarak kullanılırmış.

Kulak kesme eskiden ceza olarak da kullanılırmış. Osmanlı’da da bulunan kulak kesme cezasının kökeninin Moğollara dayandığı idda edilmektedir.  Bir başka referans ise Thomas More’un Ütopyasında karşımıza çıkmaktadır. Bugünkü İran sınırları içerisinde yer aldığı varsayılan Polyleritae adıyla bilinen halk arasında. Burada mahkumların kulaklarından birinin ucu hafif kırpılırmış (!). Mahkumların tek tip giyindikleri ve tipik saç kesimleri nedeniyle kaçma şansı olmadığı belirtilirken “Böyle kaçtılar diyelim, o zaman da kulak memeleri onları ele verecek.” denilmektedir.

Kesik kulak, örneklere bakıldığında, ister olumlu anlamda ister olumsuz anlamda kullanılsın, her birinde bir yaşanmışlık bulunmaktadır. İster kavgada veya savaşta alınan yara, ister sözünü yerine getiremediği veya mahkum edildiği için verilen ceza , her bir durumda, geçmişte yaşanılan deneyimin bir göstergesi vardır. Ya da Van Gogh gibi öfke ve cinnet anının bir dışavurumu.



Van Gogh’un kulağını neden ve nasıl kestiği konularında tartışmalar devam ederken, elde edilen son veriler Van Gogh’un kulağının memesini değil neredeyse tamamını kestiği, aksine kulak memesinin bir kısmının yerinde kaldığını göstermektedir.


ALINTI