HAYATIMA YETİŞEMİYORUM

HAYATIMA YETİŞEMİYORUM

Özde Aydın | 22/02/2018

 Böyle uçsuz bucaksız bir yolun gökyüzü ile ince bir çizgiyle birleşmesi gibiydi aldığım her nefesin iniş çıkışları. Yolu görüyor sonuna ulaşamıyordum. Nereden ve nasıl gideceğini bilemeyen seke seke sıçrayan ceylan gibi bir oraya bir buraya savuruyordu hayat. Seçmem gereken ya bir ya da birden fazla yol çıkıyor belki de kaderimi seçimimle kendim çiziyordum. Seçmek zorundaydım. Bir yola girip bura değilmiş deyip diğer yola girmek o kadar da kolay değildi. Çünkü seçimlerimin bana getirdikleri ve götürdükleri vardı. Bazen hüzün bazen sevinç vardı. Ancak o yola girmeden neyin nasıl olduğunu bilemiyorduk. Navigasyon gibi ekrana istekleri yazıp beni buraya götür butonuna basamıyorduk ki. Aslında navigasyona benzer bir örnek büyüklerimiz var. Bizlere yol gösterir , deneyimlerini paylaşır, nelerin olabileceğini bizlere söyler ama bizler yine de bildiğimiz yoldan şaşmayız öyle değil mi? Belki de seçimlerimizin kendi irademiz, düşüncemiz ve isteğimizle yapıyor oluşumuz bizim özgürlük ve düşünce duygumuzu tatmin etmesi en büyük sebepti. Ben yaptım diyebilmekti. Doğrusuyla , yanlışıyla tamamen benim tercihimdi demekti. Tecrübelere  yenisini eklemek, sonucundan memnun olduğumuz konuda gururlanmak, keşke yapmasaydım dediğimiz anlarda da edindiğimiz deneyimden bir daha onu yapmayacak olma zevkini yaşamaktı...Hayat benimse yaşamakta benim olmalı.. Yetişememeliyim hayatın hızına ki alıp götürsün beni sonsuzluk zirvesine..

O kadar hızlı yaşıyoruz ki hayatı , o yolun sonunu göremediğimiz ama ilerledikçe sonun yine başlangıç olduğunu görebilmek için yaşamın akımına kapılışımız bizi sonsuz yollarda yeni hayatlara bırakıyor kendini. Her son yeni bir başlangıçtır oysa ki. Son dediğimiz şeylerin hayattaki kaçıncı adımımızdır kim bilir. Bastığımız toprağın üzerinde kalan ayak izlerimiz bile peşimizden gelecek olanların yol haritasıdır. Her iz bir yaşam , her yaşam bir izi daha ardında bırakır. Önemli olan yol haritasında rotamızı iyi belirleyebilmekte...

Günün bilmem kaç saatini aktivitelerle harcar, hatta o kadar çok sığdırırız ki bir güne "nefes alacak vaktim yok" deriz başkalarına anlatırken. İşe gidiyoruz, yemek yiyoruz, spor yapıyoruz, sinemaya gidiyoruz, kitap okuyoruz, ailemize vakit ayırıyoruz, geziyoruz, aşık oluyoruz, internete giriyoruz, alışveriş yapıyoruz vs. Tüm bunların günde , ayda , senede kaç saate tekabül ettiğini bile oturup hesaplamak için zaman ayırmamız gerekiyor. Hep söylüyorum yine söylüyorum bunları yaparken kaçımız anını yaşayarak zamanını tüketiyor. Bir gün o yolun sonu gelecek ve dönüp baktığımızda arkamıza, sevgi bankasına yaptığımız yatırımları ya da başarıların tırmandığı merdiveni, defterimde topladığım anıları, kumbaramda biriktirdiğim zamanımdan bana neler kalmış kafamızı çevirdiğimizde hepsini göreceğiz.. Dolu dolu yaşamak , taşa taşa , mutluluk çığlıklarıyla nefesin kesilip dalağının şiştiğini hissedinceye kadar yolun sonuna koşmak.. Anı yaşayarak...

Hayatıma yetişemiyorum.. Akarsuyun delice akan yatağına uzanıp sürüklenmemek mümkün mü? Akıp giden her ne varsa yaşamın kıyısında , yolun gökyüzüyle birleştiği o ince çizgide buluşacak olan mutlu bir beden var olacak orada. Ne kadar güzel her istediğini yapabilmek en azından yapmayı istemek , harekete geçmek yaşamak için. Günlerdir arabesk soslu aşk nidalarıyla dolaşan delikanlıların sevdiği kız için harcadığı koca bir hayatı var. Yaşıyor, seviyor... Sevdiği kızsa tam tersi tikky girl havasında bindiği lüks arabasıyla hamburger katında bir şirket kurmayla uğraşıyor. yaşıyor, çalışıyor, kariyer istiyor.. Kimin ne suçu var burada. Biri seviyor, Biri savaşıyor..

Hayatıma yetişemiyorum... Ben kovalıyorum o kaçıyor. Her şey demi böyle yahu. Kaçan kovalanır derler aynen de öyle oluyor. Yaşam kaçıyor, ben kovalıyorum. Yeter ki yaşamayı kaçırmayım ben onu kovalamaya razıyım. Bu yüzden yetişemiyorum belki de yetiştiğimiz vakit o yolun en hak yolu olur. Kaçırmadığım hayatın toprak altında yok oluşunu izlemek de kaçırılmayacak bir fırsat olsa gerek...

Hayatıma iyi ki yetişemiyorum. O kaçar ben kovalar kıyamet elbet bir gün kopar. Yaşamayı kaçırmadığım her anımı şarkılara besteliyorum. Bana gelen her melodi dinleyen milyonlarda çınladıkça gün yeniden doğacak topraktan...

                                                                                                                                                                     ÖZDE AYDIN