KİMSEYE ETMEM ŞİKAYET

KİMSEYE ETMEM ŞİKAYET

Gülçin Tüzel Dokur | 31/12/2017

"Kimseye Etmem Şikayet" hepimizin severek dinlediği bir Türk Sanat Müziği eseridir. Peki ya içinde geçen hikayesini biliyor muyuz?

Şarkı aslında henüz 13 yaşında evlendirilen bir kız çocuğunun haykırışını anlatıyor desek siz de bizim gibi çok şaşırırsınız. 

İhsan Raif Hanım, babasının vaililik görevi nedeniyle bulunduğu Beyrut'ta hayata gözlerini açmıştı. 12 yaşına kadar da Adana'da hayatını sürdürmüştü. 12 yaşına geldiğinde ise yine babasının görevi nedeniyle İstanbul'a taşındı... Her şey böyle başlamıştı..


Taş Konak günleri

İhsan Raif Hanım, İstanbul'a taşındıklarında Taş Konak'ta yaşamaya başladı. Kendisi Taş Konak'ı "O günler başka bir semâ altında, tomurcuk güllerin açtığı, uçarı gönüllerin coştuğu hayal ülkesiydi" diye hüzünle anıyor ve "şiirin, musikinin, sanatın beslendiği edebiyat mekânı” olarak adlandırıyordu.

Taş Konak'ta mutlu mesut bir hayat sürüyordu İhsan Raif Hanım. Kardeşi Belkıs ile oyunlar oynuyordu


Arap Bacıların komplosu

İhsan Raif Hanım yine bir gün kardeşi Belkıs ile oyun oynarken,  Taş Konak'taki odalarına birden hışımla biri dalar. Kimdi bu adam, ne istiyordu, Taş Konak'a nasıl girebilmişti?

Niyetinin hiç de iyi olmadığı belli olan bu adam, İhsan Raif Hanım'ı kaçırmaya çalışmıştı. Fakat başarılı olamadı. Çocukların çığlığı eşliğinde oradan uzaklaştı ve gözden kayboldu. 

Meğerse bu kişi Reji Memuru Mehmet Ali'ymiş. Başka bir kadınla birliktelik yaşamasına, çocuğu olmasına rağmen Mehmet Ali’nin gözü küçük kızdaymış. Mısırlı Arap Bacıları kandırarak dalmış Taş Konak'a. Bu nedenledir ki İhsan Raif’in hatıralarında “Arap Bacıların komplosu” olarak kalır bu olay.


Henüz 13 yaşında...

Yaşanan bu olay İhsan Raif Hanım'ın hayatında büyük değişikliklere ve ızdıraplara yol açar. Babası Raif Paşa yaşanan bu hadiseden ve etrafta çıkan dedikodulardan sonra kızı İhsan Raif Hanım'ın Mehmet Ali ile evlenmesine karar verir. Üstelik henüz 13 yaşındayken...

“Babamın terazisinin şaştığını hiç görmedim ben. Onu Hazret-i Ömer adaletinin timsali bilirdim. Benim istikbalimi tartarken adil olmadı o terazi. Mehmet Ali’yle nikâhlanmaktan başka çıkar yolum kalmadı. Günlerce gözyaşı döktüm, haftalarca yalvardım. Babacığım, masumum, bana kıyma, derslerimi tamamlayayım, yaşım küçük, beni yakma, dizlerine kapandım. Beni sevdiğim biriyle evlendir, telli duvaklı gelin et...”

diyordu İhsan Raif Hanım, yaşanan bu olayla ilgili... Babasıyla ilgili...


İzmir'e sürgün ve "Kimseye Etmem Şikayet"

1890 yılında İzmir'e gelin olarak gönderilmeye hazırlanan İhsan Raif Hanım, Taş Konak'tan ayrılmadan önce, 14 sene dönemeyeceği İstanbul'a veda ederken, çocukluk masumiyetinden, çok sevdiği İstanbul’dan, hem de hiç sevmediği kocaman bir adamın karısı olarak ayrılırken, içindeki üzüntüsünü, korkusunu, nefretini ve umutsuzluğunu kağıda döker. 

Kimseye etmem şikayet; ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime 
(Titrerim suçlu gibi baktıkça geleceğime)
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime 
(Korkarım karanlık perde çekilmiş talihime)
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime…


Geç gelen mutluluk, genç gelen ölüm...

Evliliği, ailesi başka kadınlarla birlikte olan kocasından ayrılmasına razı gelene kadar, yani yaklaşık 14 yıl devam eder. Bu sürede 3 çocuğu olmuştur. İkinci evliliği 1 gün sürer. Üçüncü evliliği ise bir aşk evliliği olur. Yazar Şahabettin Süleyman ile evlenir. Eşi ölene kadar mutlu bir birliktelikleri olur. Bunun yanında İhsan Raif, edebiyat dünyasından bir çevre edinir ve şiirleri ile kendisini bu zümreye kabul ettirir. Dördüncü ve son evliliğini ise Şahabettin Beyin ölümünün ardından bir Fransız ile yapar. İhsan Raif Hanım’ın kısa ve fırtınalı yaşamı 1926’da son bulur. Öldüğünde 49 yaşındadır.