NURSEMİN DOĞAN'DAN GELEN YORUM

NURSEMİN DOĞAN'DAN GELEN YORUM

Gülçin Tüzel Dokur | 04/04/2020


Sevgili Nursemin Doğan'dan gelen bu muhteşem yorum için yürekten teşekkür ederim.



AŞKIN GÖLGESİNDE YAŞAMAK 🐦🐦🐦

“Kavuşmak ne kadar mutluluk veriyorsa, ayrılık da bir o kadar acı veriyordu.”

📚📖✏ Deniz, Can, Canan, Ömür, Dilek, Müşerref, Apti bey, Ergun Kutay, Ayaz, Sinyor Petro, Miranda ve diğer karakterler ile zamanda yolculuk yaptık. Canan’ın aşkları, gençliğinde yaptığı mücadeleler, istediklerinin olmaması ve bazen başarısızlığa uğraması, ailesi için hayallerinden vazgeçmesi üzücüydü… Babasının katı kuralları ile hep yolunun kesilmesi kötüydü…Çocuklarımızı çok fazla etkimiz altına almamamız gerekiyor. Bazen başına bir hal gelecek diye çoğu faaliyete izin vermiyoruz. Anne ve babalar çocuklarını meslek ile ilgili konularda kısıtlamamalı çünkü hayat onların ve sevdiği meslekleri yapmasına izin vermeliyiz. Bizim istediğimiz değil, onların istediği önemli… Her şeye rağmen çalışma hayatında girdiği her işte büyük başarılar elde etmesi gurur vericiydi. Okul hayatında katıldığı şiir yarışması ile ilgili doğruları söylemediği için ilerleyen zamanda bunu telafi edip öğretmenine itiraf etmesi ile birlikte verdiği hediye ne güzeldi. Yaptığı bir hata ileride güzel işler çıkarmasına sebep oldu…Sayfa 41 de ilk sahne heyecanı hikayesinde ilk deneyimini Zeki Müren ile yapması ve diğer meşhur sanatçılar Erol Evgin, Ateş böcekleri, Ajda Pekkan ile iç içe olması ne büyük mutluluk. Birde iş yerlerinde hep ilk olan işleri yapması bambaşka bir güzellikti. Tek kelime ile *Efsane* diyorum. Okuma süresince onun yaşadığı zamanlardaki zorlukları birlikte yaşadık sanki. İş yerinde evrakların daktilo ile yazılmasını okuduğumda aklıma okul yıllarım geldi. (Derste on parmak daktilo yazacaksınız, hem de bakmadan dediğinde öğretmenimiz, yanıt olarak dediğimiz kelimeler, “Öğretmenim siz bizle alay mı ediyorsunuz. Şu anda tek parmak ile harflerin yerini zor buluyoruz, on parmak nasıl yazacağız.” Ve öğretmenin yanıtı gülümsemek oldu. Daktiloyu çok özlediğimi itiraf ediyorum.)








📚📖✏ Müşerref ile Canan’ın sayfa 66 da aldığı haberi Ömür’e söylediğinde verdiği yanıtı okuyunca gözlerim fal taşı gibi açıldı… dona kaldım…  Hele kaynanasının söylediği kelimeler… o kaynanayı boğasım geldi… Sabah kahvaltıda gelinine soktuğu laflar… Yemek ile ilgili konu ve şeftali hikayesi beni bile üzdü… Bunları yaşamayan Canan’ı anlayamaz. Benimde bir muz hikayem var hiç unutamadığım. Artık her şeftali gördüğümde Canan aklıma gelecek. Canan’ın yaşadığı hüzün dolu satırları okudukça gözlerim doldu, boğazım düğümlendi. Benim yaşadığım yıllar gözümün önünde canlandı ve bam teli gibi gerildim. Duyguları hisleri hissedince bir okur, o eseri daha bir başka okuyor. Kaynanalar gelinlerinden ne istiyor Allah aşkına… O kötü olanlardan dolayı iyi kaynanalar da gelinlerinden alıyor nasibini…

📚📖✏ Canan’ın iki aşkı oldu ve ikisi de yanlıştı… Aşkı yaşadı, mutluluğu tattı ama gölgeli bir aşk nereye kadar… Aşkı her insan yaşayamıyor, o duyguları hissedemiyor ve bu açıdan bakarsak en azından aşkı doya doya yaşadı… Yaşarken hüzünler, acılar yaşaması aşkın bir cilvesiydi belki de… İki aşkın sonucu da hüsran olması ve en sonunda yalnızlık ile baş başa kalması, yanında güvenebileceği, sırtını dayayabileceği ve üzüntülü anlarında sarılıp ta omzunda ağlayamadığı birinin olmaması çok acı… Maddiyattan çok bu değerler önemli, her ne kadar güçlü bir kadın olup ta her işin üstesinden geldiyse de insan belli bir süre sonra yoruluyor, tıkanıp kalıyor… Yazarımızın eline yüreğine sağlık, bol okurları olur inşallah.