SALVADOR DALİ- KELEBEKLER

SALVADOR DALİ- KELEBEKLER

Özde Aydın | 07/10/2020

Salvador dali , 1904 de İspanya'nın bir kasaba köyünde doğmuş. 6 yaşında da menenjitten ölen erkek kardeşinden 3 yıl sonra hayata gözlerini açmış. Ailesi ölen erkek kardeşinin adını vermiş: SALVADOR. Ve kardeşine bir ikiz kadar benziyormuş. Kardeşinin resmi ailesinin odasının duvarında asılı ve her gördüğünde ayna tutulmuş yaşayan bir ölü gibi hissettiriyormuş. Bununla ilgili Salvador dali şöyle demiş:

‘Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu.. Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın ilk günlerinde itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.’

Bu durum Salvador dali'nin psikolojisini büyük ölçüde etkilemiştir. Ailesinin dikkatini çekmek için yaptığı histeri krizleri, teatral hareketler alışılagelmiş şeylerdi. Uzun süre, onu fetheden kız kardeşi  Ana Maria’nın doğumu bile onu düzeltmeye yetmedi. Aksine zaman geçtikçe farklılığını ifade etme isteği daha dayanılmaz hale geliyordu. 

Dönem dönem başarısızlıklar yaşamış ve asla pes etmemiş.Paris’te Picasso’yla tanıştı. 10 yıl sonra Londra’da Stefan Zweig onu Sigmund Freud’a tanıttı. 1923’te Madrid’de Luis Bunuel ve Garcia Lorca ile tanıştı. Dali kuruduğu arkadaşlıklar sayesinde değişmeye başladı.

Kadınlar onun için bir ihtiyaçtı ta ki Gala ile tanışana kadar. Gala onun için bir esin perisiydi. 

Gerçeküstü eserlerindeki tuhaf ve çarpıcı imgelerle ünlendi. İlk sergisini 1919'da (15 yaşında), daha sonra Dali Teatro Museo'ya (Dali tiyatrosu ve müzesi) dönüştüreceği Figueres Belediye Tiyatrosu'nda açtı. Madrid'de sanat eğitimi aldı. Dönemin önemli sanat-edebiyat çevreleriyle arkadaşlıklar kurdu. Akabinde edebi metinlerden beslenen Dali, "İlahi Komedya", "Don Kişot" ve "Alice Harikalar Diyarında" gibi dünya edebiyatının kült eserlerini resimledi. Ressamlığın yanı sıra heykel, fotoğraf ve sinemayla da ilgilendi.

onun için ilk söylenen hiç kuşkusuz, inanılmaz hırsı, kendine güveni ve gerçek bir deli olduğu idi.


"Altı yaşındayken aşçı olmak istiyordum. Yedi yaşındayken de Napolyon. O zamandan bu yana hırslarım giderek arttı."

"Her sabah uyandığımda Salvador Dalí olmanın eşsiz keyfini yeniden yaşıyorum."

Dali'nin tek derdi, yaşadıklarını ve hatta yaşayamadıklarını resimleriyle anlatmaktan ibaretti. Eserleri de kendisi gibi sıra dışı, aykırı, hırslı, dudak uçuklatacak derecede kışkırtıcı, kafasındaki abartılı imgelerini tuvale yansıtırken, ilk şaşıranın ve dehşete düşenin kendisi olduğunu söyleyecek kadar da samimi ve hatta paranoyak idi. Resimlerine baktığınızda her bir çizgisinin fırça darbesinin nasıl bir ruh hali içinde yapıldığını, nasıl bir beyinden çıktığını sorgulatan ve hayal gücünün enginliği karşısında insana ufak çıldırmalar yaşatan ve algıların kapılarını zorlayan uçuk bir ressam...
"Gerçek bir ressam en sıradan şeyler karşısında en sıra dışı fikirleri üretebilen kişidir."

"Benim deliliğim ile gerçek deli arasındaki farkı biliyor musunuz? Gerçek deli asla zafere ulaşamaz. Benim yaşamımda ise her çılgınlık yeni bir zaferdir. Başarı sağlayan çılgınlığı ötekinden ayırt etmek çok önemlidir. Tam bir başarı için azıcık çılgınlık her zaman lazımdır."

Salvador Dali'nin, resimlerinin birçoğunda kelebekleri resmetmesi dikkat çekicidir. Bu adeta onda bir tutku olmuştur. Dali, kelebeklere önem vermiştir. Resimlerinde, aile bireylerini (kız kardeş, baba, anne ve eşi) Freud'çu bir peysajla "kelebeğe" büründürmüştür.

"Hırs olmayınca zekâ, kanatsız bir kuştur."

Hırs bazen iyidir tabi bunu güzel yönlere harcar ve azmedersek. yoksa hırs zekayı da kuşu da gökyüzünden mahrum eder.

Her insandan güzel örnekler almalıyız hayata dair. Eğer kendimize bir şeyler katmak  istiyorsak kazanacağımız özellikleri seçerken iyi olanlardan alırsak bu bizler için avantaj olur. İnternet çağındayız ve elimizin altında bir sürü bilgi. Bu bilgileri kendimize iyi yönde aşılamalıyız . Herkesin kendine göre zorlu anları olmuştur, kendimize ait düşüncelerimiz, duygularımız, görüşlerimiz var. Bunların hiç biri bizlerin iyi seçimler yapmamıza engel değil. Yeter ki seçimlerimizde seçici olalım, güzelliklerden yana olalım...

Salvador dali, yaptığı tablolarda kelebek figürlerini kullanırken hayatın uç noktalarını resmetmek istediği şeylerin özgürlüğünü ifade etmesini istediği için yapmıştır. Kelebek figürü onun için bir tutkudur. Bu tutkusunu da neyi anlatmak istiyorsa kelebek figürüyle simgelemiştir. işte Salvador dali'nin kelebek tabloları :




                                                                                                                                                                                 ÖZDE AYDIN