SAPIĞIMLA DANS EDİYORUM

SAPIĞIMLA DANS EDİYORUM

Bilgehan Bayram | 30/04/2019

Gecenin koyu karanlığında uçuşan saçlarım onun göğsünde gezinirken, elleri belimi sımsıkı kavramış, nefesini yüzümde hissettiğimde uçarcasına uzaktan kulağımıza çalınan hatırla sevgili şarkısıyla bütünleşmiş gibi dans ediyorduk,
Kaç saat öylece kıpırdamadan dans ettiğimizi hatırlamıyorum…Henüz tanışalı on beş gün bile olmamıştı.
Nasıl olmuştu da ben bu kadar hayata direnirken kendimi onun kollarında bulmuştum bilmiyorum.İçi kıpır kıpır, neşeli, komik, esprili, her saniye canım, birtanem, hayatım dökülüyor dudaklarından…Bu kelimeleri duymayalı yıllar olmuştu.

Gecenin ilerleyen bir saatinde tınn eden bir whatsapp mesajı:

-Nalan olsa evet aklımda kalırdı nalanım, inkar etmedim ki.
  Çünkü ben de bir nalanım, inim inim inleyen
  Aşkının acısıyla feryad_ı figan
  Ama ne de hoş bir ıstıraptır bu.
  Aç bir çocuk yakarışı
  Anne ekmek, anne su…

-İyi geceler, yanlış kişiye gönderdiniz sanırım.

-Hayır size gönderdim.
-Ben sizi tanımıyorum.
-Ben tanıyorum ama korkuyorum.
-Kendini tanıtmayan biriyle konuşamam

-İki yıl önce de böyle demiştin ve ben, bütün yüreğimle yazdım bunu sana.. Anlıyorum ki iki yıl daha gerek. Hoşçakal.. 
-Yanlış kişiye yazıyorsunuz, adımı biliyor musunuz?
-Ben adınızı mıh gibi kafama yazdım Aylin hn.
_Tanıtın kendinizi
-Korkuyorum…
-Korkunun ecele faydası yok.


Başka da birşey yazmadık, uyku kaçtı hadi bakalım uyu uyuyabilirsen.İki yıl öncesinden seni tanıyan biri…Sapık desen değil gibi, adını biliyor, iki yıl öncesinden tanıyor  ve korkuyor belki de tanıdığım biri şaka yapıyordur diye kendimi avutup başımı yastığa gömdüm…

Merak içimi kemirmişti bir kere…Hemen sabah numarayı sorgulattım, kayıtlı değildi.





Sabah yeni bir mesaj;

-Pembe düşlerinle,
  O masmavi hayallerinle
  Ve bulut beyazı umutlarınla gel
  O güzel kahverengi gözlerini de 
  Getir gelirken…
  Öyle ki;
  Ayrılırken demeliyim
  Daha erken
  Daha erken…


Bana ilk gönderdiği mesaj onun mail adresinden gelmişti ve orada adı yazıyordu, biraz uğraşmış ama sonunda bulmuştum.


Sonra vakitli vakitsiz mesajları gelmeye devam etti, ben de ona adıyla hitap ederek;

-Doğan seni şikayet edeceğim dedim.
Bir müddet yazı yazamadı sonra etme işimden olurum dedi.

-İşinizle ne ilgisi var dedim.
-iki yıl önce ben sizin televizyonunuzu tamir etmeye gelmiştim aklımdan çıkmadınız dedi.
Şimdi de susma sırası bendeydi.

İki yıl önce, bir tamir sonrası telefonum saklanarak aranmak.
Beş dakika sonra kendimi toparlayarak yazdım.
-Siz her gittiğiniz evde gördüğünüz hanımlara mesaj mı atıyorsunuz?
-İki yıldır unutamadığım sadece sizsiniz.Korkarak yazdım.Ne sizden ne de işimden olmak istemiyorum.

Sessiz duruşum işe yaramıyordu, bıkıp usanmadan mesaj yazıp, arıyordu.Her mesajının sonuna da tombul tosbağam yazıp beni güldürüyordu.Sesi de hiç fena değildi etkilemeye başlamıştı beni.

Bir akşam buluşmak istedi, ben yüzünü bile hatırlamıyordum, zaten eve gelip tamir ederken tartışmışız bile ben hiç mi hiç hatırlamıyorum üzerinden iki uzun yıl geçmiş.Ne içindi tartışmamız sormadım bile.

Merakımdan ve simasını acaba hatırlayabilir miyim diye buluşayım bakalım sapığımla dedim.
Yol üzerinde beni bekleyecekti.Hem korkuyorum hem de merakımdan çatlıyorum.
İşte orada tarife uyan biri bekliyor…
Arabaya bindi ve yanıma oturdu. Tokalaştık, yüzüme bakıyor devamlı.Beynimi yoruyorum ama nafile hiç hatırlamıyorum bu yüzü.

Caddebostan sahilde durdum yürüyüş yapalım dedim.Arabanın içinde oturmaktan iyidir hem sahilde bir çok insan var dedim içimden.
İner inmez, elimden çantamı kaptı.
Ah bu hırsız demek ki…
-Verir misiniz çantamı?
-Ben taşıyayım yorulmayın siz dedi.
-Ne alaka neden yorulayım verin çantamı.
Hem yürüyoruz hem de çanta kavgası yapıyoruz.
-Ben kız arkadaşlarımın çantasını taşımaya alışkınım, ne olur sana ait bir şeyi taşıyayım.
Çok kızdım ve o bana bakarken hışımla çantamı çekip aldım elinden.
-Ben de hiç hoşlanmam dedim sadece.
Sonra geç oldu eve dönmeliyim diyerek hızlı adımlarla arabama yöneldim.
Biraz bozuldu ama o da adımlarıma yetişerek sessizce yanıma oturdu.
Nerede bırakacaktım onu evi ters yerdeydi bu saatte nasıl gidecekti.İnsanlık ben de kalsın tarif et de eve bırakayım dedim.
Gözleri parladı… 
-Biraz daha yanımda olacaksın teşekkür ederim iki yıldır bunun hayalini kuruyorum dedi.

Dağ, tepe, bayır bilmediğim bir sürü sokak geçerek evine bıraktım.Çıkış yolunu bana tarif ettiğinde ben çoktan gaza basmış tozu dumana katmıştım.

Sabah yine gülücük dolu mesaj…

  

Pembe düşlerinle,
  O masmavi hayallerinle
  Ve bulut beyazı umutlarınla gel
  O güzel kahverengi gözlerini de 
  Getir gelirken…
  Öyle ki;
  Ayrılırken demeliyim
  Daha erken
  Daha erken…

Tombul tosbağam.

En çok da bu sözüne gülüyorum.Sesi beni her aradığında daha da etkiliyor, aramazsa özlüyorum da, ama sadece sesini…

İleride kendini sever miydim bilmiyorum?Elimden çantamı kapan, gecenin bir yarısında bilmediğim bir numaradan mesaj atan biri, sapığım yani.

Gözlerim kapalı, huşu içinde uzaktan çalan Hatırla Sevgili…Ben onun kollarında, kulağıma ‘’seni seviyorum tombul tosbağam’’ diyen sapığımla dans ediyorum.

Gülçin Tüzel Dokur

Gecenin koyu karanlığı,sapık,dans,hikaye